Sosyoloji, toplum ve birey arasındaki etkileşimi, toplumsal yapıyı, toplumsal yapı içerisindeki uyumu ve çatışmayı inceleyen pozitif bir bilim dalıdır. Dünya tarihine bakıldığında insan ve toplum arasındaki etkileşimin varlığı her zaman söz konusu olsa da bu etkileşim 19.yy da bir bilim haline dönüşerek sosyoloji adını almıştır. Sosyoloji terimi ilk defa Auguste Comte tarafından Latince socius (arkadaş, dost) ve Yunanca logos (bilim) kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. İsim babası olan Comte’un haricinde Marx, Weber ve Durkheim sosyolojinin kurucu isimleri olarak anılırlar. Ülkemizde ise sosyoloji Ziya Gökalp ile birlikte üniversitelerde ders olarak okutulmaya başlamıştır. Mübeccel Kıray, Hilmi Ziya Ülken, Şerif Mardin ve Behice Boran’da Türkiye’de sosyolojinin gelişiminde katkıda bulunan önemli isimlerdir. Sosyoloji bilimi psikoloji, antropoloji, siyaset, hukuk, ekonomi ve daha birçok bilimle etkileşim içerisindedir. Sosyologlar aile, suç, demografi, göç, kent, toplumsal cinsiyet, çevre, kültür, ekonomi, siyaset ve hukuk gibi alanlarda uzmanlaşarak çalışmalarını gerçekleştirebilirler.
Toplumsal değişme kaçınılmaz bir olgudur önemli olan ise toplumsal değişmenin hızı ve yönüdür. Toplumsal yaşamda farklı alt gruplar arasındaki uyumu ve çatışmayı anlamak ve nedenlerini tespit etmek toplumsal değişmenin pozitif yönde ilerlemesi için önemlidir. Günümüzde küreselleşmenin etkisiyle yerel sınırların ortadan kalkması alt gruplar arasındaki etkileşimin hızında ve boyutlarında artış yaşanmasını sağlamıştır. Hem küresel hem yerel sınırlarda yaşanan toplumsal olayların anlaşılmasında sosyologlara düşen görev oldukça büyüktür.